pasear

Kullanım örnekleri

pasear
walk
icon arrow

walk

Part Of Speech: verb


Definition: To move on the feet by alternately setting each foot (or pair or group of feet, in the case of animals with four or more feet) forward, with at least one foot on the ground at all times. Compare run.

Example: To walk briskly for an hour every day is to keep fit.


Definition: To "walk free", i.e. to win, or avoid, a criminal court case, particularly when actually guilty.

Example: If you can’t present a better case, that robber is going to walk.


Definition: Of an object, to go missing or be stolen.

Example: If you leave your wallet lying around, it’s going to walk.


Definition: (of a batsman) To walk off the field, as if given out, after the fielding side appeals and before the umpire has ruled; done as a matter of sportsmanship when the batsman believes he is out.


Definition: To travel (a distance) by walking.

Example: I walk two miles to school every day.  The museum’s not far from here – you can walk it.


Definition: To take for a walk or accompany on a walk.

Example: I walk the dog every morning.  Will you walk me home?


Definition: To allow a batter to reach base by pitching four balls.


Definition: To move something by shifting between two positions, as if it were walking.

Example: I carefully walked the ladder along the wall.


Definition: To full; to beat cloth to give it the consistency of felt.


Definition: To traverse by walking (or analogous gradual movement).

Example: I walked the streets aimlessly.   Debugging this computer program involved walking the heap.


Definition: To operate the left and right throttles of (an aircraft) in alternation.


Definition: To leave, resign.

Example: If we don't offer him more money he'll walk.


Definition: To push (a vehicle) alongside oneself as one walks.


Definition: To behave; to pursue a course of life; to conduct oneself.


Definition: To be stirring; to be abroad; to go restlessly about; said of things or persons expected to remain quiet, such as a sleeping person, or the spirit of a dead person.


Definition: To be in motion; to act; to move.


Definition: To put, keep, or train (a puppy) in a walk, or training area for dogfighting.


Definition: (hotel) To move a guest to another hotel if their confirmed reservation is not available on day of check-in.

İngilizce Türkçe Cümle Çevirmeni

Kaynak metinler, AI tabanlı yazım denetleyici tarafından otomatik olarak düzeltilerek daha iyi bir çeviri elde edilir. Tıp, kesin bilimler, hukuk vb. gibi çeşitli alanlarda metinlerinin içeriğini ve dil özelliklerini koruyarak belgeleri anında çevirin.

Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.İngilizce, dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan tarafından konuşulmaktadır. Dünyada en çok konuşulan dildir. 1.000.000'den fazla kelime var! Türkçe, Türkiye'de, Kuzey Kıbrıs'ta yaklaşık 80 milyon kişi ile Avrupa ve Kuzey Amerika'daki göçmen toplulukları tarafından konuşulmaktadır. Yaklaşık 88 milyon konuşmacı ile en çok konuşulan Türk dilidir. Türk dili, Türkiye'nin batısında yer alan Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Şu anda, bu iki hacimli ve harika dildeki çevirilerle hızlı, rahat ve ücretsiz çalışmanız için size profesyonel çevirmenimizin işlevselliğini sunuyoruz!